Başbuğ’un mesajları
HaberTürk
Tülin DALOĞLU
http://www.haberturk.com/HTYazi.aspx?ID=1914
AMERİKAN yönetimi, Türkiye ile ilişkilerindeki geleneksel askeri ağırlığı ekonomik ve ticari işbirliği ile dengeleme arzusunda. Amerikan Başkanı Barack Oba-ma’nın, Türkiye’ye yaptığı tarihi ziyaretle bu ilişkilerin kapsamının genişletilerek sağlamlaştırılması konusunda mutabakat sağlandı. Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgenin belirsiz geleceği ise – bugün – ikili ilişkilerde başgösteren “olumlu” havanın “siyasi kararlarla” test edileceğinin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Ancak şuna şüphe yok ki iki başkent arasında uzun süredir olmayan bir trafik başladı.
Geçen hafta, Washington, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u ağırladı. Hepsi de Türk Amerikan Konseyi (ATC)’nin 28’inci olağan yıllık toplantılarına katılmak üzere buradaydılar. Ama hepsinin de mevkidaşları ile resmi ikili görüşmeleri oldu. Bu görüşmelerde dikkat çeken unsur ise siyasi kadronun Washington gündeminde terör örgütü PKK ile mücadele yer bulmazken, Genelkurmay Başkanı’nın gündeminde hâlâ “sert ifadelerle” ilk sıradaki yerini muhafaza etmesiydi.
Orgeneral Başbuğ, hem ATC’de mevkidaşı Michael Mullen’in de dinlediği konuşmasında, hem de Türk basın mensupları ile sohbetinde, terör örgütü PKK ile mücadelede “2007 yılından beri istihbaratın elde edilmesi açısından Türk silahlı kuvvetleri ve Amerikan silahlı kuvvetleri arasında olan ilişki hakikaten iyidir. Ama yeterli değildir,” dedi. Vecdi Gönül, ATC’deki konuşmasında Amerika’nın bu hususta istihbarat paylaşmasından duyduğu memnuniyeti bir cümle ile ifade etti. Ahmet Davutoğlu ise mevkidaşı Hillary Clinton’la yaptığı ortak açıklamada ve gazetecilerle sohbetinde, PKK’yla ilgili tek kelime etmedi.
Buradan yola çıkarak, terörle mücadele kapsamında, askeri ve siyasi kadro arasında uyumsuzluk olduğu sonucu çıkarılmamalı, ama konuya yaklaşım farklılığı olabileceğini gösteren önemli ipuçları var. Örneğin, Bakan Davutoğlu’nun açıklamalarında Pakistan ve Ermenistan ile ilgili meseleler ön sıralardayken, Türkiye’nin kendi sorunlarını halletmiş, bölgesel ve küresel bir güç haline gelmiş olduğu izlenimi verilmek isteniyor. Orgeneral Başbuğ ise “Biz, Irak’ın kuzeyindeki PKK varlığını ortadan kaldırmadan terörle mücadelede istediğimiz noktaya gelemeyiz,” diyor.
Dahası, Başbuğ, “Terörle mücadelede hemen yarın istediğiniz noktaları elde etmeyi düşünmek (ve) hatta toplumu da böyle beklentiler içine sokmak fevkalade yanlıştır. Doğru değildir,” ifadesini kullanarak belki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Çözüme çok yakınız” söylemlerine bir yanıt veriyor. Özetle, asker, Irak’ın belirsiz geleceğinin sınırlara tehdit oluşturma ihtimalini henüz yok saymıyor.
Genelkurmay Başkanı’nın, Washington’da, Türkiye’nin ulus ve üniter devlet yapısını vurgulaması bu manada önem kazanıyor. Keza iki ülkenin köklü askeri işbirliği her ikisinin de topraklarını genişletme arzusunda olmamalarında gizli.
“Mustafa Kemal Atatürk bu devleti kurarken iki temel üzerinde kurmuş: ulus devlet ve üniter devlet. Bunun çivisi oynatılmaz. Biz kültürel farklılıklara da saygılı olduğumuzu ifade ettik. İnsanlarımız kültürel özgürlüklerini yaşasınlar ama bunu siyasi haklara taşımanın, toplumsal haklara taşımanın üniter devlet yapımıza, Ulus devlet yapımıza zarar vereceğini düşünüyoruz,” diyor Orgeneral Başbuğ. “Çok uzağa gitmeyin. Yugoslavya var.”
Bu benzetme, kanımca, önce Irak’a ait. Parçalanma ateşi oradan başlayacak olursa, Türkiye hudutları içinde kalanlara dolaylı bir gönderme.
Categories: HaberTürk