tdaloglu@yahoo.com

Keşke Erdoğan, Camp David’e davet edilseydi

http://haberturk.com/HTYazi.aspx?ID=6138

HİNDİSTAN Başbakanı Manmohan Singh’in, geçen hafta Washington’a yaptığı ziyareti izlerken aklımda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gelecek pazartesi günü Beyaz Saray’da yapacağı temaslar vardı. Çünkü Amerika için Hindistan Güney ve Orta Asya’daki kilit stratejik müttefiki ise Türkiye de Ortadoğu ve Kafkaslar bağlamında aynı önemde bir ülkedir.

Başbakan Erdoğan’ın haftaya pazartesi Oval Ofis’deki temasları da – bölgenin geleceği açısından – hayati önemde sayılabilecek görüşmelerdir. Gönül isterdi ki Obama – aynı Singh’e yaptığı gibi -Erdoğan’a da bütün gününü ayırsın. Ve hatta Camp David’e davet etsin. Sıradışı jestlerde bulunsun. Keza Obama’nın, Erdoğan’la geliştireceği şahsi dostluk bağının – hepimize – büyük faydalan olacağı kanaatindeyim. Üst düzey bir Türk yetkilinin ifadesine göre ise Beyaz Saray’daki görüşmeler en fazla iki saat sürecek. Bu süre zarfında çevirmen aracılığı ile yapılan görüşmelerde şahsi bağların kurulabilmesine yol açacak sohbetleri yapabilmek mümkün değil.
Halbuki Erdoğan, Obama’ya kaygı veren bir lider. Belki o yüzden de bugün Amerikan Başkanı’nın, Başbakanla dış politika meselelerinin ideolojik ve felsefi derinliğine inmesinde fayda vardı. Dahası, Türkiye’nin kendi içinde yaşadığı huzursuzlukları sonlandırış şekli Amerika’nın bölgedeki çıkarlarına da doğrudan etki yapabilecek kadar önemlidir.
Görüşmenin gündem maddelerine dönecek olursak: Öncelikle, Washington, Türkiye’den bu ziyarette hiçbir somut kazanım sağlamayacaktır. Erdoğan ise Obama’dan, AB üyeliği, Kıbrıs, Ermeni, Kürt ve PKK ile mücadele konularında desteğini arttırarak sürdürmesini isteyecektir.

İkincisi, Erdoğan, Obama’nın, kendisiyle -kameraların önünde – İsrail ve Filistin meselesine yaklaşımına “hak” vermesini bekleyecektir. Amerikan Başkanı’nın, Arap Müslüman dünyasındaki popülaritesi ne kadar yüksek gözükse de dikkatli olması gereken bir konumu vardır. İsrail’de ise ilk kez bir Amerikan Başkanı yüzde 4 gibi bir desteğe sahiptir. Obama’nın, Erdoğan’la birlikteyken yapacağı açıklamanın satır aralan dikkatle okunacaktır.

Üçüncüsü, Sünni Arap Müslüman ülkelerin, Erdoğan’ın İran’ın nükleer programını ısrarla “barışçıl enerji amaçlı” olduğunu savunmasından rahatsızlık duydukları öngörülebilir. “Obama’ya ihtiyacımız varken Bush vardı; Bush’a ihtiyacımız varken Obama,” diye bir söylem var şu günlerde mesela Washington’da…

Dördüncüsü, Ankara’nın İran konusunda Amerika ile görüş ayrılığı yok dense de Türkiye’nin, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nda perşembe günü İran’ı eleştiren karar tasarısına çekimser oy kullanmasından rahatsızlar.
Beşincisi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, haziran ayında Washington’a geldiğinde “Dünyada hiçbir ülke Pakistan’a bizden daha yakın değildir,” demişti. Ve ABD’nin, Pakistan’ı (ve hatta Afganistan’ı) Türkiye kadar iyi bilen başka bir müttefiki olmadığını ileri sürmüştü. Konuştuğum Amerikalı yetkililer ise madem öyle Pakistan’dan Afganistan’a süregelen güvenlik tehdidinin son bulması için somut sonuç getirecek bir şey yapın diyorlar.

Son olarak, Başbakan’ın -belki de ilk kez – bir Amerika seyahatinde Yahudi lobisinin temsilcileriyle görüşmesi beklenmiyor.


Categories: HaberTürk