tdaloglu@yahoo.com

Recent Articles

Mübarek tarih olmak üzereyken

Oca 31, 2011 | Mübarek tarih olmak üzereyken için yorumlar kapalı

Mısır’da ki gelişmeleri izlerken Frederick Nietzsche’nin bir lafı takıldı aklıma. ‘Dibsiz bir kuyuya bakarken dikkat et, kuyu da sana geri bakabilir.’ Amerika’nın, bugün, Ortadoğu’da başına gelen de bu. Mübarek sonrası Mısır’ın nasıl şekilleneceğini kimse kestiremediği için, eski düzene yatırım yapılmaya devam ediliyor. Ve kanaatimce, istikrar uğruna yine yanlış adresden medet umuluyor. Washington’un, sokakta ki halkın verdiği mesajı iyi dinlemesi ve o haykırışa, sorumlu bir uluslararası lider olarak cevap verebilmesi gerek. Türkiye’nin ise krizin bu ilk aşamasında sessiz kalması zarardan çok, fayda getirebilir. Dert, AKP iktidarının, ağzını açtığı anda Müslüman Kardeşler’e arka çıkması olur…

Read the story »

Ortadoğu açmaza sürüklenirken…Lübnan

Oca 27, 2011 | Ortadoğu açmaza sürüklenirken…Lübnan için yorumlar kapalı

Türkiye’de ki iç ve dış politik tartışmaları, gazetelerde ki bazı köşe yazılarını, yazılarıma gelen kimi okuyucu yorumlarını okuyunca anladım ki bu hafta Ortadoğu’da ki gelişmelere dair değerlendirmeme geçmeden önce değinmek istediğim farklı bir husus var. Zira bugünlerde peydah olmaya başlayan yeni bir modamız çıktı. İktidarın politikalarını eleştirdiğin anda, tak ‘takıntılı’ damgasını yiyorsun; tarafsızlığını, aklını, başını, neyin var-neyin yok, hemen hepsini kaybediveriyorsun. AKP’nin, muhalefetin herhangi bir görüşüne katılması beklenmediği için olsa gerek – işin tersi – sorgulanmaya değer bile bulunmuyor. Muhalefet zaten memleketin tüm yanlışlarından suçlu, beceriksiz, geçimsiz, akılsız, ve statükocu olarak kabul görüyor. Daha beteri, en-en-en kötüsü, iktidar partisi, muhalefetin, memleket sevgisinin bile şaibeli olduğunu iddia ediyor. Yapmayın, Allah aşkına! AKP’yi her ahval ve şeraitde baş tacı edip, askeri de ısrarla, sürekli ve her fırsatta ‘tü kaka’ diye karalamak; veya muhalefeti, ‘bir iş başaramaz onlar’ diye yaftalamak da ayrıca ‘takıntılı’ bir durum değil mi? Hiç mi yok bunların doğruları? AKP misyonunu taşıyanların, geçmiş iktidarlara karşı sabit fikirleri niye görmezden geliniyor? Kime, ne psikolojik baskısı kurmaya kalkıyorsunuz? Yasaklayarak, korkutarak, susturarak inşa edilen yeni bir düzenden nasıl bir hayır çıkacağını sanıyorsunuz…

Read the story »

Erdoğan ve Lübnan krizi

Oca 18, 2011 | Erdoğan ve Lübnan krizi için yorumlar kapalı

Türkiye, Başbakan Erdoğan’ın liderliğinde, taraf olmadan arabulucu olabilir mi? İsrail-Suriye-Gazze ve İran deneyimlerine bakarak böyle bir şeyin imkansız olduğu söylenebilir. Dolayısı ile Başbakan’ın, Lübnan krizini çözerken de tarafsız kalmayacağı rahatlıkla öngörülebilir. Ama bu kez Erdoğan – ilk kez – Arap nüfusunun bir kısmını karşısına alma riskini göze almıştır. Ve hatta Arap sokağında ki büyü için bile bir dönüm noktası olabilir bu hafta…

Read the story »

Yunan seddinin ötesi var

Oca 5, 2011 | Yunan seddinin ötesi var için yorumlar kapalı

İran askerlerinin, 12 Aralık’ta, sınırda bir Türk vatandaşını öldürdüğü haberinden sonraydı. Van İnsan Hakları Derneği Başkanı Mehmet Ali Şen’le telefonda konuştum. “Acaba bu ölümler, Bulgaristan veya Yunanistan sınırında olsa idi, Türkiye aynı şekilde yaklaşacak mıydı? Bunu çok merak ediyorum,” diyordu Şen. “Yani Yunan sınırında Yunan askeri öldürse idi veya Bulgaristan sınırında Bulgar askeri Türk vatandaşlarını öldürse idi, aynı mı olurdu diye insanın içinden geçiyor tabii. Kalkıp nota vereceğimiz kesin de, ama söz konusu bu coğrafyanın insanı olunca, biraz farklı davranılıyor. Biz, artık bunu düşünüyoruz. Çünkü İran’ın yaptığı ihlallerin haddi hesabı yok.”

Read the story »